İhracatta Başarılı mıyız !?

Ekonomide son yaşanan olumsuzluklar karşısında alınan tedbirlerle herkesin gözü ihracatçıların üzerine çevrildi.

Toplantı üzerine toplantılar yapılıyor. Demeç üzerine demeçler veriliyor. İhracatçılardan tek istenen şey performanslarını yani ihraç rakamlarını artırmaları. İhracat yapın ve ülkeye döviz kazandırın da nasıl yaparsanız yapın. Parola bu. Daha fazla ihracat, daha fazla döviz girdisi!

Peki acaba, bizim ihracatçılarımızın performansı nasıl olmuş?
Bu zamana kadar ne yapmışlar ve bundan sonra onlardan ne bekliyoruz?

Elbette bu konuda birçok şey söylenebilir. Ancak ben sizi farklı bir açıdan durum değerlendirmesi yapmaya yönlendirmek istiyorum. Bizim ihracatçılarımızın performansını Çin ile karşılaştırmak istiyorum. 

  • Evet, Çin ile bir karşılaştırma yapalım.

Tabi karşılaştırmayı benzer büyüklükler üzerinden yapacağız ki anlamlı olsun. Bunun için nüfusu seçiyorum.

  • Eşdeğer nüfus büyüklükleri üzerinden bir karşılaştırma yapalım.

Çin ile Türkiye’nin nüfus farkı yaklaşık 16 kattır. Türkiye’mizin nüfusunun 85 milyon olduğunu kabul edersek, Çin’in nüfusu da 1 milyar 360 milyon demektir.

  • Şimdi bu eşdeğer nüfus büyüklüğüne göre karşılaştırmamızı yapalım bakalım.

Çin’in 2021 yılı toplam ihracatı, 3 trilyon 600 milyar doları aşmış. Yani bir milyar 360 milyon nüfus, toplam 3 trilyon 600 milyardan fazla ihracat yapmış. 

Çin’in sadece 2021 Aralık ayı ihracatı ise yaklaşık 340 milyar dolar olmuş. 

  • Şimdi bu rakamlara, Türkiye nüfus ölçeğine indirerek bakalım ne göreceğiz.

Ülkemiz nüfus büyüklüğüne nispeten, Çin’in 2021 Aralık ayı ihracatı 21 milyar 250 milyon dolar olmuş demektir. 


Peki, Türkiye’miz aralık ayında ne kadar ihracat yapmış? 

Türkiye’nin aralık ayı ihracatı 22 milyar 270 milyon dolar olmuş. 

Demek ki nüfusa nispetle 2021 Aralık ayında Çin’den daha fazla ihracat yapmışız!

Neye rağmen?

  • Çin’in onca avantajlarına rağmen!
  • Onlarca kat insan ve doğal kaynak üstünlüğüne, eğitim altyapısının ve teknolojisinin gelişmişliğine rağmen.
  • Dünya siyasetindeki konumuna ve etkisine rağmen! 

Yani ihracatçılarımız müthiş bir performans göstermiş. Her şeye rağmen, Çin’den daha iyi bir sonuç ortaya koymuş.


Peki, bütün bunların yanı sıra ithalat rakamlarında durum nedir?

Çin’in yıl bazında 676 milyar dolar ticaret fazlası varken, Türkiye’nin 46 milyar dolar ticaret açığı oluşmuş. 

Aralık ayındaki duruma bakalım.

Çin’in Aralık ayı ticaret fazlası 66,6 milyar dolar olmuş. Türkiye’nin ise Aralık ayında 2 milyar dolar ticaret açığı oluşmuş.


Peki şimdi, bütün bu tablo bize neler söylüyor?

Öncelikle ihracatçılarımızı tebrik etmemiz gerektiğini söylüyor. Gösterdikleri performans dünyaya parmak ısıttırır.

Süper bir iş çıkarmışlar. Sağ olsunlar.


Sonra?

Sonra, gidip de hala ihracat yapın diye onlardan daha da yüksek performans beklemeyin diyor.

Çin’den bile üstün bir performans göstermişler, daha ne yapsınlar? Bedavaya mı versinler?


Peki, bundan sonra ne yapmak gerekiyor?

Bundan sonra yapılacak iş bu ihracat performansını üç aşağı beş yukarı belli bir bantta tutabilmek olmalıdır.

Ekonomi politikasını buna göre belirlemek gerekir ve yeterlidir.


Bu tablo bize başka neler diyor?

  • Bu tablo bize, ithalatımızın başarıyı silip süpürdüğünü söylüyor. İthalatımızın toplam dış ticari etkimizi aşağı çektiğini ifade ediyor. 
  • Artık “ihracat, ihracat, ihracat” diye firmaları zorlamayın diyor. Onlar yapacaklarının en iyisini yapıyorlar.
  • Onun yerine, ekonomi politiğinizi ithalatı yönetecek şekilde yeniden oluşturun diyor. 

Bunun için de yapılması gereken ilk iş ithalatı kısmaktır. Yerli ve milli kaynaklarla üretebileceğiniz hiçbir şeyi ithal etmemektir. 

Örneğin işe tarımdan başlayabilirsiniz. Ülkemizde üretilebilen hiçbir tarım ürününü ithal etmeyin.

“Toplamda kâr ediyoruz” masallarını bırakın. Belli bir hesaba dayalı akıllı politikalar üretin. 

Kısacası zaman, ithalatınızı ikame etme zamanıdır.


Ekonomi politiğinizi ihracat teşviği üzerine değil ithalatı ikame edecek yerli üretim üzerine kurgulama zamanıdır. 

Lakin bunu nasıl yapacağınız, gerçek bir matematik sorusudur!

Öyle ayaküstü üç beş cümle ile halledilebilecek bir iş değildir.

Çin üniversitelerinde yapılan araştırmalara bir göz atın bakalım, adamlar neler çalışmış neler. Araştırmaktan siz yorgun düşersiniz de onların çalışmaları bitmez. Hiçbir başarı tesadüfen olmuyor!

Hani peygamberimizin “İlim Çin’de de olsa gidip alın” diye bir tavsiyesi var ya. O tavsiyeye uyup araştırın bakın.

Ama unutmayın, Çin’den alınması tavsiye edilen şey “ilim”, mal değil. Gidip araştırıp yeni mallarla dönmeyin.

Ona ithalat diyoruz! Siz, ilmini alın.

Vesselam

Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.