Amacından Saptırılan Kanal İstanbul

Türkiye’nin coğrafi konumu itibarıyla etrafındaki kanallara ve boğazlara genel bir bakış yaptığımızda, Sekiz Denizin birbirine bağlı olduğunu görüyoruz. Türkiye bu denizlerin ortasındadır. Bunlar Hazar denizi, Karadeniz, Marmara denizi, Ege denizi, Akdeniz, Kızıldeniz, Hint okyanusu ve Basra Körfezi dir.

Şu an itibarıyla sekiz denizi merkezine alan ticari bir döngü yoktur.

Eğer bu hat hakkında bir proje ile ticari bir hat haline getirilir, mal ve hizmet devrinimleri başlarsa, bu hattın etrafı yeni dünyanın merkezi haline gelir. Tabi böyle bir hattın, bir ülkenin arzu ve istekleri ile tesis edilmesi mümkün değildir. Ancak öncülük yapan bir veya birkaç ülke olmadan ticari hattın kendiliğinden oluşması da mümkün değildir. Önemli olan fikirlerin ortaya konulması, sonra ortaya konulan fikirlerin ideallere dönüştürülmesi ve sonuçta ideallerin projelendirilmesidir. Bütün bunlar, yapılamayacak ya da olmayacak şeyler değildir. Sadece, inanç ve sağlam irade gerektiren işlerdir.

Böyle bir ticari hat ve havzanın oluşmasında, bölge ülkelerinin tamamına yer verilmelidir.

Bunun içinde öncelikle bir platform oluşturulmalı ve bu platforma Türkiye, Rusya, Ukrayna, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, İran, Suudi Arabistan, Mısır, Sudan başta olmak üzere bütün bölge ülkeleri davet ve dahil edilmelidir. Platform zaman içerisinde bütün çalışmaları koordine edip gerekli kurulu ve kurumların oluşmasına yardımcı olmalıdır.

Böyle bir proje ile Orta Asya ve Kafkaslar bölge ticaretine dahil olması sonucunda boğazların yükü oldukça artacaktır. Dolayısıyla boğazların yükünü azaltmak için bir tamamlayıcı proje daha yapılması gerekecektir. Bu da İstanbul boğazını bazı bypass edecek Marmara denizi ve birleştirilmesi Karasu Sapanca İzmit teyzenin birleştirilmesi ile olabileceği gibi ağzını kuzeyinden Avrupa yakasından hat ile de gerçekleştirilebilir.

2009 yılının sonunda Sekiz Deniz Yaylası kitabının ilk basımını yaptığımızda bu projeyi anlatmış ve şekil olarak da ifade etmiştik. Kitabın birer kopyasını da devlet büyüklerimize göndermiştik 2011 yılında TC Hükümeti, Karadeniz ile Marmara denizi birleştirecek bir kanadın Avrupa yakasında yapılacağı duyurmuştu.

Her ne kadar, seçim çalışmaları çerçevesinde ve müstakil olarak açıklanmış olsa da, böyle bir çalışma memnuniyet vericidir. Ancak Kanal İstanbul, tek başına büyük bir anlam ifade etmez. Tam tersine, bir çok şüpheye ve çatışmayı kendisine çeker. Nitekim günümüze kadar bir çok olumsuz değerlendirme de yapılmıştır. Bu olumsuz değerlendirmeleri iki başlık altında toplayabiliriz.

— Birincisi müstakil olarak bu proje bir rant projesi olarak görünmektedir.
— İkinci olarak ta bazı ekolojik ve kaygılar öne sürülmektedir.

Projenin, müstakil bir proje olarak ortaya konulması ve İstanbul’da konut açığını kapatmaya yönelik ifadelerin kullanılması onun rant projesi olarak algılanmasının temel sebebidir.

Böyle bir projenin Sekiz Deniz Yaylası çerçevesinde çalışmalar başladıktan sonra bir ihtiyaç olarak ortaya konulması ve gerçekleştirilmesi çok daha isabetli olurdu. Ekolojik ve jeolojik kaygıların ise bir bilim kurulu oluşturularak araştırılması gerekmektedir.

Her şeye rağmen bir adım atılmış ve atılan bu adımın bölgesel bir barış çerçevesinde sahiplenilmesi herkes açısından çok isabetli olacaktır. Süveyş Kanalı ya da Panama kanalında olduğu gibi bir ticari kanal İstanbul Boğazı’nın yükünü oldukça hafifletir.

Bunlar yapıldığı taktirde başta ülkemiz olmak üzere, bölgemiz yeni bir dünyanın ticaret merkezi haline gelir.

Ve bu da, ülkemizin yeni bir dünyanın cazibe ve medeniyet merkezi olması demektir.

Vesselam
Prof. Dr. Mete Gündoğan

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.