Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen günlerde, eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek başkanlığında bir heyetin ekonomi yönetimiyle ilgili bazı hazırlıklar yapmış olduğunu ifade etti.
Biz de arkadaşlarla, Türkiye’de son 20 yıldır görevde olan maliye bakanlarının yönetim tarzlarıyla alakalı bir çalışma yaptık.
Yönetimlerinde, ekonomi politiklerinde ne tür tarz kullandırlar, tarzları nedir?
Ve ilginç 3 tarz ortaya çıktı:
Birinci tarzı Mehmet Şimşek,
İkinci tarzı Naci Ağbal,
Üçüncü tarzı ise Berat Albayrak temsil ediyor.
Şimdi bu bakanların da bu tarzlarıyla yapmış oldukları yönetimlerin neticesinde 5 başlık altındaki performanslarına bakacağız:
- Dış borçlanma,
- Büyüme,
- Faiz ödemelerinin bütçeye oranı,
- Net borçlanmanın bütçeye oranı,
- Enflasyon (özellikle TÜFE)
Birinci tarzda Mehmet Şimşek 6 yıl 7 ay,
İkinci tarzı temsil eden Naci Ağbal 2 yıl 7 ay,
Üçüncü tarzı temsilen Berat Albayrak da 2 yıl 4 ay icraat ettiler.
Peki, öncelikle dış borçtaki durumlarına bakalım;
Dış borçta birinci tarz Mehmet Şimşek; 274 milyar dolar ile görevi almış, devrettiğinde dış borçların toplamı 403 milyar dolara ulaşmış. Yani artış 129 milyar dolar; ortalama yıllık oransal artış ise yüzde 7.
Naci Ağbal; 403 milyar dolardan almış, 448 milyar dolara çıkarmış. Toplam dış borçtaki artış 45 milyar dolar; yıllık ortalama yüzde artışı yüzde 4.
Berat Albayrak, 448 milyar dolar Naci Ağbal’dan devralmış ile onu da 430 milyar dolara düşürmüş. Yani net 18 milyar dolar ödeme yapmış, borçlarımızda azalma olmuş. Bunun da ortalama toplam borçta yıllık olarak yüzde 2 dış borç ödemesi yapmışız.
Dış borçla ilgili en iyi performansı üçüncü tarz ile Berat Albayrak tarzı, en kötü performansı Mehmet Şimşek tarzı gösteriyor.
Büyümeye baktığımızda ise, görev sürelerinin sonunda yıllık yüzde ne kadar büyümüşler; ortalama bunları ifade edeceğim.
Birinci tarz Mehmet Şimşek yüzde 8,2;
İkinci tarz Naci Ağbal yüzde 5,8;
Üçüncü tarz Berat Albayrak yüzde 1,2 büyüme yapmış.
Yalnız burada hatırlamamız gereken konu, yüzde 1,2 büyümenin pandemi sürecinde olduğudur.
Pandemide hemen hemen dünyanın her yerinde gerileme varken bu yüzde 1,2 büyümenin aslında önemli bir başarı olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Bütçeden faiz ödemelerine baktığımızda ise, yıllık ortalama olarak;
Birinci tarz Mehmet Şimşek yüzde 15’i;
İkinci tarz Naci Ağbal yüzde 9’i;
Üçüncü tarz Berat Albayrak yüzde 11’i faize gitmiş.
Yani buradaki az faiz ödeme açısından baktığımızda Naci Ağbal tarzı en iyi performansı; Mehmet Şimşek tarzı da en kötü performansı gösteriyor.
Net borçlanmaya baktığımızda bu sefer yüzde 10’la birinci tarz, yüzde 9 ikinci tarz gösteriyor, yüzde 17 de üçüncü tarz gözüküyor.
Berat Albayrak tarzında net borçlanma orada yüzde 17 olmuş.
Şimdi bunun borçlanmayla ilgili nedenine baktığımızda, Berat Albayrak tarzı her ne kadar dış borç ödediyse de dış borçlar da net indirime gidildiyse de içeride dövize endeksli tahvil ihraç edilmiş.
Yani dışarıdan Türk lirası toplanmış; buna mukabil şimdiki KKM gibi dövize endeksli tahvil verilmiş.
Enflasyona baktığımızda ortalama artış olarak;
Birinci tarz Mehmet Şimşek yüzde 10;
İkinci tarz Naci Ağbal yüzde 13;
Üçüncü tarz Berat Albayrak yüzde 17.
Şimdi yine Berat Albayrak tarzını burada okurken bu beş grupta pandemi süreci olduğunu ve enflasyonun daha önceki enflasyonlara nazaran arz kaynaklı enflasyonun da var olduğunu unutmayacağız.
Tabii birçok şey söylenebilir, birçok farklı yorum yapılabilir. Ben şimdi bu beş tane grupta, yani dış borçlanma, reel olarak büyüme, faizlerin bütçe oranı, net borçlanmanın bütçeye oranı ve enflasyon olarak oransal olarak alıp kendi içlerinde sıraladığımda;
Mesela dış borçlanmada en iyi performans gösterenle en kötü performans gösterene göre, bunları bir endeksleyip sıraladığımızda, dönemlerin hepsini eşit kabul ederse grupların hepsinin ağırlığına eşit, yani dış borçlanmanın ağırlığı ve büyümenin ağırlığı, faizlerin bütçe oranının ağırlığı, net borçlanmanın bütçeye oranının ağırlığı ve enflasyonun ağırlığını eşit kabul edersek burada şöyle bir tabloyla karşı karşıya geliriz:
Bunların aslında birbirlerine sonuç olarak performans açısından çok yakın olduklarını görüyoruz.
Aralarında çok büyük bir fark görmüyoruz.
Ancak bu üç tarz bize üç farklı şey söylüyor:
Örneğin, birinci tarz Mehmet Şimşek tarzında ne yapılıyor?
Dış borç yoğun bir şekilde dış borç alınıyor, büyüme dış borçtan kaynaklanan yüksek miktarda büyüme sağlanıyor, ama çok yüksek yine faiz ödemeleri yapıyoruz.
Bütçeden faiz ona çok yüksek, borçlanma ortalama, enflasyon da olması gerektiği kadar, yani faizleri egale edebilecek kadar, faizlerden kopmayacak kadar da bir enflasyon görüyoruz.
Birinci tarz Mehmet Şimşek tarzı;
Dış borç al, büyümeyi sağla, faizler tabii ki artacak, borçlanma da artacak ama enflasyon makul bir düzeyde devam edecek…
İkinci tarz dediğimiz Naci Ağbal tarzı tam bürokratik; Türkiye’de tasarlanmış, herhangi bir şekilde yenilik, farklı denemeler kabul etmeyen bir tarz.
Nitekim Naci Ağbal tarzında baktığımızda bu dört parametrede hiçbir zaman ne en iyi ne en kötü olmuş; hep ortada seyrediyor.
Yani dış borçlanma, büyümede, faizler, net borçlanma, enflasyonda hep ortalama bir seyir takip etmiş.
Dolayısıyla en temkinli hareket eden bir tarz olmuş. Ki bürokrat tarzı da böyle.
Berat Albayrak tarzına baktığımızda o tarz bize ne diyor?
Dış borçlarımızı ödeyelim, büyümeyi sağlayalım ama içeriden borçlanarak, iç borçları artırarak büyümeyi sağlayalım. Faizleri makul bir seviyede tutmaya çalışalım. Net borçlanma tabii ki çok artacaktır, enflasyon da artacaktır.
Yani üç tane tarz bu.
Özetle;
Mehmet Şimşek tarzı;
Dışarıdan para bulacağız. Bulduğumuz parayla da büyümeyi sağlayacağız. Onun gerektirdiği faiz ödemelerine de katlanacağız. Tabii ki borçlanmamız artacak. Enflasyon da artacak.
Berat Albayrak tarzı;
Dış borçlarımızı ödeyelim, bunlar başımıza bela olur. İç borçlanmamız artsın, bunda sorun olmaz. Faizin bütçe oranı çok fazla artmaz çünkü enflasyon da artacak, yani bütçe de büyüyecek. Dolayısıyla faizlerin bütçe oranı belli bir zamanda bütçede absorbe edilmiş olacak.
Naci Ağbal tarzı;
Ne çok dış borç alalım ne de çok büyüyelim. Belli bir standartta bize çizilen, yani çerçeve içerisinde çalışmalarımızı yürütelim.
Bu üç tane tarz ağırlıklı olarak karşımıza çıkıyor.
Peki, başka bir yolu var mı?
Başka bir tarz daha var mı?
İşte baktığımızda bizim hem dış borçlarımızı eritmemiz gerekiyor hem büyümeyi artırmamız, faizin de bütçeye olan yükünü azaltmamız gerekiyor.
Enflasyon değişik sebeplerden dolayı gerek malın arzından kaynaklanan gerekse paradan kaynaklanan enflasyon olur.
Bu da bir dördüncü tarz olarak, önümüzdeki tablolara baktığımızda olması gereken tarz da böyle bir tarzdır.
Şimdi bunların ne önemi var?
Bir devlet başkanı olarak siz “Mehmet Şimşek tarzı ekonomide hazırlık yapıyor” derseniz, bu ne demektir?
Bu, dışarıda Türkiye’ye para verecek olan adamlara “Ya biraz sabredin. Bu tarz çok dış borç alan tarzdır. Piyasada da faizler çok çok arttı, dolar faizleri de gittikçe artıyor, yabancı para faizleri artıyor. Biz şimdiden düşük faizle vereceğimize, bak bu yeni tarzda daha yüksek faizden borç veririz.”
Bu sizin bu tarz uygulamaya konuluncaya kadar borç bulmanıza engel olur.
Çok yüksek faizlerden borç bulacağınız için bu aynı zamanda bütçeye olan yükleri artırır.
Büyüme artar. Ama borçlarınız ve faiz de artar. Buna mukabele aynı şekilde enflasyonda da artış görmüş oluruz.
Haddizatında eğer bir devlet başkanı birinci tarzda devam etmek istiyorsa çok stratejik davranıp siz dış borçla büyüyecekseniz, yabancı başkalarının parasıyla büyüyecekseniz burada çok stratejik davranacaksınız.
Ve şunu bileceksiniz, borçların hepsi bir teminat gerektirecek ve sonunda teminatlarının bozdurulmasına kadar işi götürür.
Üçüncü tarzda yani Berat Albayrak tarzında devam edecekseniz siz dış borçlarınızı belirli bir güçte ödüyorsanız içeriden para bulmak için yapısal değişiklikler ve yeni enstrümanlar piyasaya sürmeniz gerekir.
Yapısal değişikliklerle Merkez Bankası’nın yapısını yeniden tanzim etmeniz gerekir.
Paranın hem fiyat istikrarı hem para istikrarını sağlayacak şekilde yeniden tanzim etmeniz gerekir.
Ve sisteme yeni ödeme araçları takdim etmeniz gerekir ki bu tarz geçmişte Berat Albayrak döneminde denendi.
“Yolcu beraberinde getirilen 5 kilo altın hiçbir zaman sorgulanmayacak, vergiye tabi olmayacak” filan dendi.
Bu piyasadaki altın miktarını, şu anda övündüğümüz “altın stoklarımız çok düşecek” dediğimiz miktarı artırılmasına sebep oldu.
Ve faizlerin de bütçeye yükünü belli bir oranda tuttu. Ama net iç borçlanma arttı. Enflasyon da arttı.
Yani önümüzdeki rakamlara bakarak arttığını söylüyoruz.
Ama bunun pandemi dönemine ait olduğunu ve pandemi döneminde arz kaynaklı enflasyonun çok yüksek olduğunu da unutmayalım.
Şimdi bu tarzlara göre aslında nasıl ekonomi politik uygulayacağız, nasıl yöneteceğiz?
Bir devlet başkanı nasıl yönlendirecek?
Kişilerin tarzlarını bilecek, o tarzlara göre yol alacak.
Ha yeni bir tarz üretmek istiyorsa ben dış borçta şöyle, büyümede böyle, faizinin net borçlanma faiz, enflasyon ve diğer parametreler (işsizlik, kişi başına düşen milli gelir gibi) ki buradan hesaplanır ama farklı hesaplama yöntemleri de var.
Önce tarzı, ondan sonra ekibi düzmesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından daha uygun, daha olumlu sonuç vereceğini buradan söyleyebiliriz, öngörebiliriz.
***
Bir yanıt bırakın