Akaryakıt Zamları Enflasyonu Azdıracak

Akaryakıta yapılan zamlarla birlikte toplumda büyük bir infial oldu.

Çünkü akaryakıt hayatımızda her şeyi etkiliyor. Aslında işin buraya geleceğini defalarca ve defalarca söyledik. İktisat Hareketinin resmi web sitesinde ve kendime ait web sitem vasıtasıyla sosyal medya vasıtasıyla, birçok video programları vasıtasıyla ve yazılarla anlattık. 

  • Sayın Şimşek’in yaptığı nedir? 
  • Peki niçin yapıyor bunu? 

Parasal sıkılaştırmadır yaptığı… Enflasyonu kontrol etmek için yapıyor. Bu yolla fiyat istikrarını sağlayacak, ekonomik dengesizliği düzenleyecek.

Peki bunu nasıl yapacak? 

Faiz oranlarını artıracak ki faiz oranları biliyorsunuz artırıldı… Merkez Bankası politika faizini artırdı. Önümüzdeki KPK da artıracak. Çünkü bu işin doğasında bu var. İşte parasal sıklaştırma bu demektir.

Peki ya sonra, ne yapabilir başka? 

Merkez Bankası aracılığıyla yapacağı şey mevduat karşılık oranlarını artırabilir. Piyasadan da likiditeyi çekebilir. 

Ne yapmaya çalışıyor
Parasal sıkıştırmayla nereye gitmeye çalışıyor?

Ekonomik büyümeyi yavaşlatmaya çalışıyor. Yani talebi kesmeye, talebi şoklamaya çalışıyor. Talep durursa, talebin önüne geçerse fiyat artışları duracak. Çünkü eğer talep eden olmazsa fiyatı sürekli olarak artıramazsınız. İşte Ortodoks ekonomi mantığında parasal sıkılaştırma tüm bunlar demektir aslında. Eğer talebi şoklar ve kısarsa enflasyonda durur. Enflasyon durduğu noktada da kur, faizler ve enflasyonda belli bir dengeye ulaşır.

Peki, burada bilinmeyen nedir?
Sayın Şimşek’in de bilmediği şey olan bu dengeye ulaşma hali nerede olacak?
Hangi oranlarda olacak?

İşte bunu kimse bilmiyor. Şimdi tabii bunlar çok yüksek seviyede dengeye ulaşabilir. Bu sefer para o yüksek seviyelerden olduğu için enflasyon, kur, faizler üç rakamlara çıktığı zaman bu sefer hisse senetleri ve borsa etkilenir. Hisse senetleri ve tahvil fiyatları düşmeye başlayacaktır. Döviz piyasası hareketlenecektir. Çünkü hepsi anlık olduğu için tabi ki… Sonunda da borçlanma maliyetini artıracaktır.

Peki öyleyse, Şimdi buradaki sorun ne? 

Buradaki sorunu Bakan Şimşek’in hesap edip edemediği konusunda şimdilik bir bilgim yok. Çünkü bakan Şimşek televizyon karşısına çıkıp da uzun uzun ne yapmaya çalıştığını, nereye varmaya çalıştığını, hangi hesaplamalarının neticesinde o adımları attığını anlatmıyor. Merkez Bankası Sayın Başkanı ise ortalarda hiç yok zaten. Eğer bu program iki ayak üzerine oturuyorsa, bir ayağı Maliye Bakanlığı, diğer ayağı da Merkez Bankası Başkanlığıdır.

Onlar ne yapıyor? Onlar ne diyecekler? 

O da yok ortada. Biz de dolayısıyla genel atılan adımlardan, varılmaya çalışan yerleri hesaplamaya çalışıyoruz.

Bundan sonra ilk olarak bu artışlar enflasyonu artıracak, hatta azdıracaktır. Çünkü gerek ÖTV gerek KDV ve diğer vergiler ve işverenin ödemesi gereken prim ödemeleri maliyetlere yazılır. Maliyetlere yazıldığına göre hemen bunları ürettiği ürün ve hizmet fiyatlarına yansıtacaktır. Aynı şekilde işçi ücret artışları, maaş artışları da maliyetlere yazılır. Faizlerde de artış yapıldığı için bunlarda maliyetlere yazılır. İşte tüm bunlarda, enflasyonu ilk planda uçuracak demektir. Önümüzde hemen ilk karşılaşacağımız şeyler enflasyon artışları hatta azması olacaktır. 

Aslında hedefleri harcamaları kısmak… Ancak enflasyonun artırdığı zaman, harcamaları kıstığı zaman, talebi kontrol altına alacağını ümit ediyorlar. Ama bunu orta ve uzun vadede enflasyonu düşürecek şekilde hesaplama yapacakları yönünde planlandığını görüyoruz. Ancak enflasyon arttığı zaman, talebi kontrol altına alınırsa böyle ortamda zenginler daha zengin, fakirler çok daha fakir olur. 

Peki, niçin? 

Zenginin paraya, krediye ulaşmak için verebileceği teminatları vardır. Bu teminatları vererek kredi alabilir. Bu arada da sürekli enflasyon artışlarından dolayı ve sürekli kredi faizlerinin artışından dolayı da bir önceki almış olduğu kredi ise belli bir zaman sonra geri ödemeleri çok çok kolay hale gelecek. Dolayısıyla da haksız bir kazanç döngüsü oluşacak. Tıpkı hükümetin dönüş yaptığınız politikadan önceki parasal genişleme politikasında oluştuğu gibi.

Bunu da hemen izah edeyim… 

Aslında bir politikada ilerlerken 180 derece ani dönüş yaptık. Parasal genişlemeden 180 derece parasal sıkılaştırmaya döndük. Parasal genişlemelerde faizler düşüktür. Yani insanımız %10’larla, %15’lerle 20 yıllık, 30 yıllık hatta 40 yıllık varlık alımları yapmışlardı. O dönemin faiz oranlarına göre geri ödeme planları oluşturulmuştu. Parasal genişlemeden geri dönüş yapıldı ve faizler şimdi hızla artıyor. Eski dönemde kredi almış olanlar için geri ödeyecekleri miktarlar bugün çok çok düşük kaldığı içinde bir haksız kazanç doğdu.

Eğer politika faizi değişikliği yapıyorsanız, yani parasal sıkılaştırmaya gidiyorsanız öncelikle bir önceki programda haksız olarak yararlananlardan sizin bu maliyetleri karşılamanız gerekiyor. Bu maliyetler genel olarak bütün milletin sırtına bu şekilde yüklenmiş oluyor. Burada bir haksızlık durumu vardır.

İkinci bir husus şudur: Talebi düşürebilmeniz için sizin ön talep oluşturan sektörlerden uzaklaşmanız gerekiyor.

Nedir onlar? 

İnşaat sektörüdür. Güncel ihtiyaç taleplerini karşılamak için yüksek faiz oranlarıyla bile insanlar ev almak için, araba almak için kredi talep edip almaya başlarlarsa, hükümet olarak talebi yine azdırıyorsunuz demektir.

Ülkemizdeki enflasyon hem talep kaynaklıdır, hem de arz kaynaklıdır. Talep kaynaklı enflasyonda talebi kısmaya çalışıyorsunuz ama bir taraftan da insanlara geri dönüşümü 50, 60 yıllık olan varlık kredileri vermeye devam ederseniz, enflasyon rakamları ve faiz rakamları, üç haneli rakamlara gidecek demektir! 

Peki, bunun çaresi var mı? .

Bunun çaresi elbette var!
İnşaat gibi varlık alımları gibi yerlere kredi desteğinden ziyade tarım alanlarına ve yaşam döngüsü çok çok küçük olan mal ve hizmetleri desteklemeye yönelmektir. Başta tarıma yönelebilirseniz bu politikalarınız sağlam bir sonuç verir. Yoksa bir müddet sonra bu politikalardan da vazgeçmek zorunda kalırsınız. Tabi bu vazgeçmeden de yeniden bir maliyet oluşacak. Daha önceki politikada maliyet oluştuğu gibi… Bu maliyette bir öncekinin üzerine eklenmiş olacaktır.

Peki, bu maliyetleri kim ödeyecek? 

Eğer daha önce yapıldığı gibi; “Haydi hiçbir şey bilmiyorsak milletin sırtına hazineye yükleyelim” diyeceksiniz, bunu da bütün millet ödeyecektir. Bu da bütün milletin adım adım fakirleşmesi demektir.

Son olarak oluşan bu maliyeti anlatmak için şöyle bir örnek vereyim:

Diyelim ki, Ankara’dan Eskişehir’e doğru bir ticaret politikası belirlediniz ve; “İzmir limanlarına çıkacağım. Oradan ihracata çıkacağım” dediniz ve Eskişehir’e doğru gidiyorsunuz… Eskişehir’e vardınız o anda Ankara’dan dediler ki size; “Efendim politika şeyini değiştiriyoruz.” E ne şimdi ne olacak? Bu demektir ki tam tersine gideceksiniz. Bu seferde Eskişehir’den geri döneceksiniz Ankara’ya kadar. Ondan sonra diyelim ki “Biz doğuya gideceğiz” dediniz ve Sivas’a doğru gitmeye başladınız. Peki Eskişehir’e kadar gidip dönme maliyetini kim karşılıyor? Kim ödeyecek? 

Birçok insanın, birçok işletmenin oraya giderken birçok kazanımları oldu. Bu maliyetin büyük bir kısmının onlara yazılması lazım. Ama bu seferde sanki hiçbir şey olmamış gibi, dönüyor; “maliyeti komple bütün millet ödesin” diyorsunuz. Burada çok büyük bir haksızlık oluşuyor.

Netice itibarıyla bu zamlar beklenen faydayı getirir mi, talebi kısar mı? 

Eğer inşaat sektörüne, varlık alımlarına, desteği ve kredileri devam ettirip o tarafa yönlendirirseniz kısamazsınız beklenen faydayı da oluşturmaz. 

Bu kafa bizi; hedeflenenin tam tersine yüksek faiz, üç haneli enflasyon ve devalüasyon rakamlarına götürür. 

***

Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN

1 yorum

  1. VALLA MEHMET ŞİMŞEK İÇİN TOPRAĞI. HATTA ATEŞİ BOL OLSUN..KEMAL DERVİŞ İN. BİR FOTOKOPİSİ DİYENLER OLDU..ALLAH SONUMUZU HAYR. EĞLESİN. BAŞTAKİLERE ADAM SEÇMEDE. BASİRET VERSİN. BASİRET..ŞU ANDA MARKETLER MİLLETİ BİR ŞEY ALAMAZ HALE DÜŞÜRDÜ. YAPTIKLARI FAHİŞ ZAMLARLA. DENETLEME YOK DENECEK KADAR AZ..!! MİLLETİ SOYAN MARKETLERE. KAPATMA CEZASI VE ÇOK AĞIR PARA CEZASI VERİLMEDİKÇE BU GİDİŞ KÖTÜYE GİDER KÖTÜYE…HÂLA SSK. VE BAĞKUR EMEKLİSİNE DİĞERLERİNE VERİLEN SEYYANEN 8 BİN LİRA VERİLMEMESİ KORKUNÇ. ADSLETSİZLİK VE AYIRIMCILIKTIR.AK PARTİYİ BUNLAR İKTİDAR YAPTI..MEMUR YAPMADI..MİLYONLAR SSK. VE BAĞKUR EMEKLİLERİ KÜSTÜRÜLDÜ..BUNUN SLLAH A DA KULANDA HESABINI VEREMEZSİNİZ.YİRMİ YILDIR AK PARTİ YE. TAYYİP E. SÜLALECE OY VERMİŞ OLARAK HAKKI KONUŞUYORUZ..HANİ DİYORDUNUZ ŞEYH EDEBALİ NİN OSMAN GAZİ YE NADİHATINI : İNSANI. YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN..PEKİ BU MAĞDUR MİLYONLARCA SSK VE BAĞKUR EMEKLİSİNİ YAŞATTINIZ MI..? HAYIR…HAYIR..HAYIR..BU KUL HAKKIDIR VE SİZİ PERİŞAN EDER ALTINDAN KALKAMAZSİNIZ…SELAM ÂDİL OLANLARA OLSUN. MEHMET NURİ AKTAŞ. İNŞAAT MÜHENDİSİ

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.