Bunu düşünmüşsünüzdür mutlaka… Ama ben yine de sorayım.
Kullandığınız arabada neden bir tek gösterge değil de birçok gösterge vardır? Çünkü göstergelerin hepsinin, arabanın gidişatına ilişkin farklı kritik uyarı eşikleri vardır.
Evet, bunların hepsini birleştirebilecek teknik bir gösterge yapılabilir ama böyle bir gösterge tehlikeyi tam zamanında ifade etmez.
Hâlbuki yolda hareket halinde olan arabanın tüm göstergelerini eş zamanlı takip etmeniz gerekir. Bu göstergelerden en temel olanları hız, motor devri, yakıt ve sıcaklık göstergeleridir.
Bunlara ek olarak daha birçok gösterge ihtiyaç halinde ekranda çıkar. Çıkmıyorsa işiniz ustalara kalır. Onlar hem göstergeyi hem de cebinizdeki parayı çıkarırlar!
Tabi bunların dışında arabanın konforuna ilişkin göstergeler de az değildir. Gösterge çokluğuna ben arabalardan örnek verdim, ama siz insan sağlığından da örnek verebilirsiniz. Keşke tek bir veriye bakarak sağlığımızı sürdürebilseydik! Ama öyle olmuyor işte.
Bir hastalığı keşfedebilmek için onlarca tahlil yapılıyor. Yani onlarca göstergelere bakılıyor ve sonunda bir uzman sağlığınıza karar veriyor.
Konuyu nereye getireceğim?
Ekonomiye… Daha da özelde enflasyona!
Enflasyonun ne demek olduğunu öyle uzun uzun anlatmama gerek yok. Artık hemen hemen herkes ne olduğunu biliyor. Kısaca enflasyon, fiyatlar genel seviyesinde olan artışı gösterir. Bir yandan mal ve hizmetlerin fiyatı artarken diğer yandan paranın alım gücü düşmüş olur.
Tabii, bütün mallar ve hizmetlerin fiyatlarının genel seviyesini hesap etmek zordur. Bunun yerine bir kısım gruplandırma yapılır. Sonra her grup için bazı mal ve hizmetler seçilir. Neticede bunların üzerinden bir gösterge oluşturulur. Diğer bir ifade ile enflasyon göstergesi tamamen bu göstergeyi oluşturanların tercihlerinde kurgulanır.
Çünkü enflasyon geçmişe ait bir veridir. Örneğin A malının fiyatı artmıştır. B malının fiyatı artmamıştır. Bu bilgiler kesindir. Dolayısıyla, hangi malı enflasyon hesabına katarsanız sonuç ne çıkar bilgisi de kesindir. Yani kurgu kime ait ise enflasyon hesabı onun tercihlerini de yansıtır.
Şimdi biraz da enflasyondaki sayısal verilere bakalım.
TÜFE Eylül ayında bir önceki aya (Ağustos) göre %0,99 arttı.
2018 yılının Aralık ayına göre ise %8,42 arttı.
2018 yılının aynı ayına göre %9,26 ve on iki aylık ortalamalara göre ise %18,27 artış gerçekleşti.
Yıllık enflasyon verisi olan yüzde 9,26 oldukça dikkat çekicidir.
Yıllık enflasyon tek haneye düşmüştür ve bunun makul bir izahının olması gerekir.
Merkez Bankası, bunun düşük çıkmasının sebebinin ‘baz etkisi’ olduğunu ifade etti. Elbette onun payı vardır. Ancak biraz daha nitelikli bakmak gerekiyor. Şimdi diğer göstergelere de bir göz atalım. Bakalım nasıl bir ilişki görebileceğiz.
GSYH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) büyüme rakamları 2017 de yüzde 7,44 ve 2018’de yüzde 2,57 olarak açıklanmıştı (TL bazında 2009 yılı fiyatları ile hesaplanan).
Ancak ABD doları cinsinden baktığımızda, 2017 ve 2018 yılları GSYH sırası ile 851 ve 787 Milyar doları olarak gerçekleşmişti. Bunun anlamı dolar cinsinden 2018’de GSYH %7,5 küçülmüştür.
Kişi başına düşen Milli Gelire bakarsak; 2015’de 11 bin 19; 2016’da 10 bin 883; 2017’de 10 bin 602 ve 2018’de 9 bin 632 dolar olarak gerçekleşmiştir.
GSYH’yı çeyreklik bazda incelediğimizde, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi 2019 iki nci çeyrekte %1,5 küçülmüş. Yani 2019 ikinci çeyrekte ekonomi %1,5 daralmıştır. Tablodan da görüyoruz ki 2019 2. çeyrekle beraber ekonomi son üç çeyrektir daralıyor. İşte buna biz literatürde resesyon diyoruz. Yani durgunluk. Yani ekonomi çarkları dönmüyor.
Çeyreklere dolar bazında baktığımızda 2018 ikinci çeyrekten itibaren GSYH her çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine nazaran azalıyor.
Bu azalma 2019 yılının 2. çeyreği ile beraber son beş çeyrektir devam ediyor. Örneğin 2018 birinci çeyreğinde dolar bazında GSYH 207 Milyar dolar iken 2019 birinci çeyreğinde 171 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Azalış ise %17.
Peki, borçlarda durum nedir?
Kamunun net iç borç stoğu, 2019’da ciddi bir artış göstererek GSYH’a oranı %16,2 olmuştur.
GSYH’da dolar bazında yaşanan erime sonucu Brüt Dış Borç Stoğunun GSYH’ya oranı %60 ile rekor bir seviyeye ulaşmıştır. Bu artık bir kriz seviyesidir.
Ya faizlerdeki durum nedir?
İlk 8 ayda ödenen toplam faiz 2018 yılında toplam ödeneni yakalamış durumdadır. Bütçe verileri ile birlikte değerlendirildiğinde toplamda 117,3 milyar liralık bir borçlanma öngörülmekteydi. Yani son dört ayda (Eylül-Aralık) 50 milyar liralık faiz ödemesi yapılacaktır. Bunun finansmanı ya yeni borçlanmalar ya yeni vergiler ya da yeni zamlar olarak biz vatandaşlara yansıyacaktır.
Nitekim Yeni YEP’den de anlıyoruz ki faiz giderleri hem rakam olarak hem de bütçe içerisindeki pay olarak hızla artacaktır. Önümüzdeki yıllarda vergi gelirlerindeki artış ise yıllık enflasyonun yaklaşık iki katı olarak öngörülmektedir.
Bunun da anlamı şudur: Ya enflasyon hedefleri gerçek dışıdır ya da yıllık vergi artışları enflasyonun bir hayli üstünde yapılacaktır.
Yani?
Yanisi şu. Tüm bu panorama karşısında enflasyonun düşüyor olması şaşırtıcı değildir. Bütün bu göstergeler bize başka bir şeyi göstermektedir.
Ekonomi çarkları iyice yavaşlamıştır!
Anlatıma araba göstergeleri ile başladık yine araba göstergeleri ile bitirelim.
Arabada motor göstergesine bakıyorsunuz 1500 devir/dakika. Şimdi bu göstergeye bakarak ‘Efendim iyi gidiyoruz, yakıt tüketimimiz azaldı’ demeden önce bir de hız göstergesine bakın.
Hızınız dörtte üç düşmüş. Yani 120 km/saat giderken şimdilerde 30 km/saat gider olmuşsunuz.
Eğer, motor 1500 devir/dakika gösterirken hızınız 120 km/saat olsaydı yol durumu sizden yana demekti. Yolun aşağı doğru eğimi (havanın sizden yana olması) demekti.
Ama değil. Araba gitmiyor.
Ekonomi çarkları dönmüyor.
Araba gitmezse pazarı kaçırırsınız. Pazarın kaçması demek işlerin kaçması demektir. İşlerin kaçması demek alış verişin azalması demektir. Eğer piyasada alıcı yoksa yani pazar yoksa satıcıların yine de fiyat artışı yapmasını bekleyemezsiniz.
Yani enflasyonun artmasını bekleyemezsiniz. Hatta tersi ile bile karşılaşabilirsiniz. Artık idarenin bu konuya daha ciddi eğilme vakti geldi de geçti bile. Tek bir gösterge üzerinden bütün gidişatı anlamaya kalkmayın. Ne anlayabilirsiniz ne de anlatabilirsiniz. Çünkü göstergeler birlikte anlamlıdır.
Neticede, o anlamı insanların refah ve mutluluğunda görebilirsiniz ancak!
Vesselam
Prof. Dr. Mete Gündoğan
…
Bu makalem 7 Ekim 2019 tarihinde IndependentTükçe sitesinde yayınlanmıştır…
Bir yanıt bırakın