Ordumuz Fırat Kalkanı operasyonu ile Cerablus’a girdi ve bölgeyi terörist gruplardan arındırmaya çalışıyor.
Bu askeri operasyon ile kısa zamanda terörist gruplardan arındırılmış bir hat ya da bölge oluşturulacağına inanıyoruz. Allah Ordumuzun ve idarecilerimizin yardımcısı olsun. Dualarımız, zihnimiz ve gönlümüz onlarladır. Her ne olursa olsun, bizler devletimizin ve milletimizin yanındayız.
Ancak bu durum, terörizmin bitirileceği anlamına gelmez.
Şimdi acil olarak farklı adımların da atılması gerekir. Askeri bir başarı, barışın tesis edilebilmesi için tek başına yeterli olmaz. Neticede Türkiye’miz kendi güvenliğini sağlıyor ama esas yapılması gereken iş, kademe kademe bölgenin barışına hizmet edecek adımları atmaktır. Askeri başarılar, siyasi ve ticari adımlarla desteklenmelidir.
Dahası, bütün çalışmalar sistematik bir şekilde yürütülmelidir.
Öncelikle bu çalışmaları fikri planda yürütecek ortak bir komisyon oluşturulmalıdır. Bu komisyona İran, Irak ve Suriye gibi bölgedeki asli taraflar da dahil edilmelidir. Devlet yönetiminde duygusallığa yer yoktur. Tahran ile olduğu gibi Şam ile de müzakere hatlarınızın olması gerekir.
Acilen oluşturulacak böyle bir Barış Komisyonu, bölgenin yeniden inşasından tutun da sınır geçişlerinin yeniden nasıl yapılandırılacağını, güvenliğin (örneğin ortak bir barış gücünün) nasıl sağlanacağını, ticaretin yeniden nasıl canlandırılacağını hatta ortak bir para biriminin nasıl geliştirileceğini bir model çerçevesinde hazırlayıp ilgililerin onayına sunmalıdır. Ancak bunun için de çok uzun boylu çalışmalara gerek yoktur. Mevcut bilişim teknolojisi ve diğer imkânlar ile böyle bir model çok kısa bir zamanda oluşturulabilir. Sonra da uygulama safhasına geçilir. Boşa geçirecek bir günümüz dahi yoktur.
Bugün ülkemizde yaklaşık 3.5 milyon Suriyeli yaşamaktadır.
Onların adına da bu adımları atmak hem onlar açısından hem de kendi güvenliğimiz açısından en doğal hakkımızdır. Kınayanların kınamasına aldırmadan, şeffaf bir şekilde işin doğrusunu planlayıp uygulamalara başlamamız gerekir. Meşhur bir sözümüz vardır, ‘yörük kervanı yolda düzülür’ diye. Bizim niyetimiz barış olsun, planlarımızı ona göre iyi yapalım, bugün karşı olanların bile yarın kervana katıldığına şahit oluruz.
Bu adımları atmayıp, bölgenin tamamen teröristlerden arındırılmasını beklemek en büyük gaflet olur. Terörizm bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerinin en modern bölgelerine bile sızabilmektedir. Onun tamamen yok olmasını beklemek, düşmana ve art niyetli tasarımlara fırsat vermek demektir. Hem unutmayalım ki bizim başarılı olmamızı sadece biz istiyoruz! Orada bir bataklığa saplanmamızı bekleyen dahili ve harici bir çok kesim vardır. Hatta, bizi sıkıştıracak farklı cepheler dahi açılabilir. Örneğin Kıbrıs, muhtemel bir cephedir. Kısıtlı bir iç kalkışma diğer bir cephe! Ekonomik ve dış politik saldırıları da unutmamak gerekir. Kara propaganda ise bu işin başından beri yürütülmektedir. Bu gidişle, demek ki, ehemmiyet ile mühimin ayırt edileceği bir noktaya yakın zamanda ulaşacağız. Çok ciddi ve büyük kararlar alma noktasına gelebiliriz. Şimdiden ön hazırlıklarını yapmak gerekir.
Bütün bu ihtimallere rağmen, gönlünüzde korkuya ya da ümitsizliğe yer olmasın.
Bizim bu coğrafyada birlik ve beraberlik kurmamız, bir barış havzası oluşturmamız, Avrupalıların bir araya gelmesi kadar uzun sürmez. Bölge halkları olarak, kavga etmemize ya da çatışmamıza gerek yoktur. Çünkü biz özde zaten yüzyıllarca bir ve beraber olmuş topluluklarız. Anormal olan ayrı ve parçalanmış olarak durmamızdır. Bu, dışarıdan desteklenen anormallikleri (fitneleri) ortadan kaldırırsak, bölgemiz doğal olarak yeni bir dünyanın merkezi (vasatı) haline bile gelebilir.
Türkiye’miz bu adımları acilen atabilirse, sahada kazandıklarını masa başında taçlandırır.
Hem kendinin hem de bölgenin barışının temin edilmesi yoluna girmiş olur. Aksi takdirde sahada kazandıklarını masa başında kaybeder. Ama bizim kaybetmeye tahammülümüz yoktur.
Bütün bunlar yapılamayacak ya da yapamayacağımız şeyler değildir. İşe başlamak, besmeleyi çekmek, başarmanın yarısıdır. Askerimizi oraya sokarak Hükümetimiz bir adım attı. Bizim yazdıklarımız, bu adımın barışa tahvil edilmesi için atılması gereken diğer tamamlayıcı adımları hatırlatmaktan ibarettir. Karar da yetki de sorumluluk da Hükümetimize aittir.
Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin.
Selam sevgi ve saygılarımla.
…
Prof. Dr. Mete Gündoğan
______________________________________
Not: Şimdi bana, ‘bütün bunları yapmak için kaynağımız yok’ demeyin sakın. İstediğim kanuni değişiklikleri yapıp bana Merkez Bankasının kontrolünü verin, ben de size bütün barışın maddi kaynağını oluşturayım. Hem de 1 kuruş bile borçlanmadan, sistemi kurayım!
Bir yanıt bırakın