Akıl İlim Tecrübe ve Gerçekler

Çözümleme Süzgeçleri…

Birçok yazılar yazılıyor. Fikirler belirtiliyor. Çözümlemeler yapılıyor. Bunlar yapılırken, bilinçli ya da bilinçsiz bir dizi metod kullanılıyor. Yazılanların sağlıklı olması öncelikle kullanılan metodolojinin sağlam olmasına bağlıdır.

  • Pekiyi, iyi bir çözümleme yapılırken neler gözönüne alınmalıdır?
  • Bir fikir ya da hüküm, hangi süzgeçlerden geçirilerek ortaya konulmalıdır?

Bunun için, kanaatimce, dört aşamalı bir süreç bütün çözümlemeleri çok sıhhatli bir hale getirecektir. Acele ile yapılan işler ya da beyan edilen fikirler sonradan sürekli onarım gerektirmektedir. Ancak, aşağıda belirtilen süzgeçlerden geçen çalışmalar çok daha kalıcı olabilir.

Bir çalışma ya da fikir şu dört süzgeçten geçirilerek ortaya konulmalıdır.

Akıl, İlim (Bilim), Tecrube ve Gerçekler.

Akıl öncelikli süzgeçtir. Önümüze gelen bir meselede önce aklımız ile hareket etmeliyiz. Duygularımız ya da başkasının telkinlerinlerinden ziyade öncelikle aklımızı kullanmalıyız. Mes’ul olan insan, akıl sahibi olan insandır.

Tabi akıl tek başına yeterli olmuyor.

Önümüze gelen meselede, aklımızın yanı sıra ilmin referanslarına başvurmalıyız. Bilim ya da ilim o mesele ile ilgili olarak ne diyor?
En geniş anlamda, kutsal metinlerden tutun da laboratuvar verilerine kadar hemen hemen her ilmi kaynak bizim için değerlendirilmesi gereken kaynaktır. Bu şekilde hem akli birikimimiz gelişir hem de sağlam ilmi kaynakların ışığında yanlış yapma ihtimalimiz oldukça azalır. İstikametimiz sağlam olur.

Akabinde, tecrübe devreye sokulmalıdır. Aklımıza yatan ve ilmi delillerle desteklenen meseleyi acaba daha önce denemiş olanlar var mıdır? Tecrübe bir bakımdan hafıza diğer bakımdan da sigortadır. Aklımıza yatan ve ilmi delillerle desteklenen bir meselenin tecrübe edilmediğine kanaat getirdiğimizde, tecrübeli birileri ile konuyu tekrar tekrar müzakere etmek de “tecrübe” kapsamındadır.

Son olarak, aklımıza yatan, ilmi delillerle desteklenen ve tecrube edilmiş bir meselede fikir beyan etmeden ya da hüküm vermeden önce bir de fiziksel ya da fiili gerçekleri gözönüne almalıyız. Bazen her şeyin olumlu olduğu noktada, fiili ya da fiziksel gerçekler sonuçları değiştirebilmektedir. Hükümleri değiştirebilmektedir.

Özetle, fikir beyan etmek ya da hüküm vermek çok ciddi bir iştir. Bunun için “akıl, ilim, tecrübe ve gerçekler” süzgeçleri bizim en isabetli kararı vermemize vesile olur.

Pekiyi vereceğimiz hükümler ya da beyan edeceğimiz fikirler nelere hizmet eder ya da etmelidir?

Bu süzgeçlerden geçen fikirler ile neticede iyinin, güzelin, doğrunun, faydalının ve adil olanın yaygınlaşmasına hizmet etmiş oluruz. Bu süzgeçleri kullanmadaki amacımız budur ya da bu olmalıdır.

İstikamet kolay tespit edilebilen bir şey değildir. Yanlış istikamet insana ya da toplumlara kan ve zaman kaybettirir. Yanlış istikamette olan bir insan ne kadar hızlı çalışırsa çalışsın o kadar kaybeder. Ancak, doğru istikamette olan bir insan ya da toplumlar ne kadar az çalışırsa çalışsın o kadar başarı kaydeder.


Selam ve Sevgilerimle…

Prof. Dr. Mete Gündoğan

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.