Birbirine Zıt Beklentiler Arasından İktidar Sürekliliği Sağlayabilmek! başlıklı yazımda, Ak Parti idaresinin nasıl bir iktidar politikası oluşturmaya çalıştığını anlattım.
Kısaca ifade edersem, Ak Parti tepe yönetimi işe başlarken, küresel elitlerin güdümünde azgın bir rantiyeci azınlığın varlığının ve yapabileceklerinin bilincindeydi. Yerel acenteler vasıtası ile değil doğrudan kendilerinin muhatap alınmasını tercih ediyorlardı. Derviş-Fisher Transformasyonunu uygulamayı kabul ettiler. En iyi niyetle ifade edersek, bu tercihlerinin zamana bağlı bir taktiksel tercih olduğunu muhafazakar kanallarda çokça dile getirdiler.
Şimdi, Ak Parti’nin yaptığı bütün çalışmaları bu yazı dizisinde çizmiş olduğumuz çerçeveye oturtmaya çalışacağız. Böylelikle önerdiğimiz analitik modelin çözümlemeye uygun olup olmadığını da göreceğiz. Değerlendirmelerimizin objektif olması için, buradaki incelemelerimizde Ak Parti web sitesinden edindiğimiz ve 26 Şubat 2014 tarihli yaklaşık 700 sayfalık Genel İcraat Kitabını kullanacağız. “Millete Hizmet Yolunda 12 Yıl” başlıklı eser Sn. Genel Başkan ve Başbakan’ın ifadesi ile, “yeni bir başlangıcın, kutlu bir başlangıcın özet dökümünden ibarettir”. Hemen akabinde Sn. Başbakan “Her yeni günün taze bir başlangıc olduğu inancıyla, yaptıklarımıza yenilerini eklemeyi sürdüreceğiz” diyerek ardışık istikametini de ortaya koymaktadır.
Doğrusu, genel icraat kitabını baştan sonra incelediğinizde etkilenmemeniz mümkün değildir. Kitapta bütün icraatlar 27 başlık altında toplanmış. Demokratikleşme başlığı altında yargı reformu, domokratikleşme, milli birlik ve kardeşlik projesi ve askeri vesayetin kaldırılması konuları işlenmiş. Yargı reformu başlığında yapılan Anayasa değişiklikleri anlatılmış. Ölüm cezasının kaldırılması (2004), DGM’lerin kaldırılması, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi (2007), Darbelerin yargılanmasının yolunun açılması (2010) ve daha neler neler… TCK (2005), HUMK (2011), Borçlar Kanunu (2011), CMUK (2005), Türk Ticaret Kanunu (2011) gibi temel kanunların tümünün değişmesi. Vatandaşların idare ile olan sorunlarının giderilmesi için Kamu Denetçiliği Kurumu’nun oluşturulması (Ombudsmanlık), uluslar arası anlaşmaların üstünlüğü ilkesinin konulması, aile mahkemelerinin kurulması, parti kapatmaların güçleştirilmesi…
Demokratikleşme paketleri ile azınlıklara ait vakıfların malları iade edilmiş, kamu ve eğitime kılık kıyafet serbestisi getirilmiş, ifade hürriyeti ve basın yayının özgürlüğü güçlendirilmiş, milli birlik ve kardeşlik projesi hayata geçirilmiş, ilkokullarda öğrenci andı okunmasına son verilmiş, yasaklı harflere serbestlik getirilmiş, farklı dil ve lehçelerde çalışmalara serbestlik getirilmiş… Askeri vesayetin kaldırılması bölümünde MGK yapısının değiştirilmesi, YAŞ kararlarına yargı yolunun açılması, OHAL’lerin kaldırılması, TSK iç hizmet kanununun değiştirilmesi, askeri yargının yetki alanlarının daraltılması…
Dışişleri bölümünde komşularla sıfır sorun politikası, bölgesinde lider ve dünyada söz sahibi bir ülke hedefi, medeniyetler ittifakı çalışması, çeşitli kıta açılımları… işlenmiş. Uluslar arası kalkınma faaliyetleri içerisinde TİKA faalyetleri anlatılmış. Ekonomi bölümünde makroekonomik göstergeler verilmiş, yapısal reformlardan bahsedilmiş, Maastrich Kriterinin sağlandığı vurgusu yapılmış, IMF’ye borcun sıfırlandığı ifade edilmiş, özel sektör ve kamu yatırımlarından bahsedilmiş, küresel krizlerden etkilenilmediğinden bahsedilmiş, sıfırlar atılarak liraya verilen itibardan bahsedilmiş…
Eğitim başlığı altında eğitim bütçesinin artışından, okullaşmadan, inşaatlardan, öğrenci taşıma kapasitesinin artışından, üniversite sayısının artışından, yurt kapasitesinden, fatih projesinden, akıllı tahtalardan, burslardan, yaygın eğitimden, e-devlet uygulamalarından bahsedilmiş. Sağlık başlığı altında, sağlıktaki dönüşüm, hastane hizmetleri, dumansız hava sahası, ilaç ve eczacılık hizmetleri anlatılmış. Aile ve Sosyal Politikalar başlığında aile hizmetleri, çocuk hizmetleri, engelli hizmetleri, telefonla verilen hizmetler, sosyal yardımlar, şehit yakınlarına ve gazilere verilen hizmetler anlatılmış.
Avrupa Birliği başlığı altında verilenler diğerlerine nazaran biraz daha derli toplu gözüküyor. Bu çerçevede katılım müzakerelerinden, kapsamlı yargı reformundan, müzakereye açılan fasıllardan, roman vatandaşlarımızın haklarından, Mor Gabriel Manastır Arazisinin iadesinden, illerin AB’ye hazırlanmasından, AB kurumsal dönüşümünden, iklim değişikliği, çevre, hayvan hakları, enerji, gıda, taşımacılık, kırsal kalkınma, malların serbest dolaşımı, tüketici hakları gibi birçok konudan bahsedilmiş.
Adalet başlığı altında Demokratikleşme ve AB başlığı altında bahsedilen birçok çalışmadan tekrar bahsedilmiş. İlaveten, yargının teknik ve fiziki altyapısının yenilenmesinden, adalet saraylarından, UYAP’dan bahsedilmiş. Gençlik ve Spor başlığı altında sporcu hizmetlerinden, yatırımlardan, yurt, burs ve kredi imkanlarından ve “genç dönüşüm”, “gençlik şühedanın peşinde” vb gibi gençlik projelerinden bahsedilmiş. Gıda Tarım ve Hayvancılık başlığı altında bu isimdeki bakanlığın faaliyetleri özetlenmiş. Aynı şekilde, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme başlığı altında Marmaray, duble yollar, İzmit körfez geçişi, yeni boğaz köprüsü, hızlı tren çalışmaları, havayolu hat ve altyapı çalışmaları, denizyolları ve liman çalışmaları, uydu çalışmaları, telekomünikasyon çalışmaları özetlenmiş. Orman ve Su başlığı altında su yatırımları, ormancılık ve ağaçlandırma çalışmaları, tabiatı koruma ve meteoroloji çalışmaları özetlenmiş. Çevre ve Şehircilik başlığı altında bu adla icraat yapan bakanlığın kentsel dönüşüm vb. gibi faaliyetleri özetlenmiş. TOKİ faaliyetleri ayrı bir başlık altında verilmiş. Enerji ve Tabi Kaynaklar başlığı altında bakanlığın yaptığı bazı faaliyetler özetlenmiş.
İçişleri başlığı altında altyapı hizmetleri, mernis projesi, e-vatandaşlık, suçla mücadele ve köydes gibi çeşitli projeler özetlenmiş. Afet ve Acil Durum hazırlık ve faaliyetleri anlatılmış. Savunma başlığı altında savunma sanayi yatırımları, teknolojik gelişmeler ve 2023 vizyonundan bahsedilmiş.
Bilim Sanayi ve Teknoloji, Gümrük ve Ticaret ve Sosyal Güvenlik başlıkları altında ilgili bakanlıkların faaliyetleri özetlenmiş. İşkur’un faaliyetlerine sanırım istihdamdan dolayı ayrıca vurgu yapılmış. Aynı şekilde Kültür ve Turizm bakanlığının faaliyetleri bu başlık altında özetlenmiş. Vakıflar ile ilgili yapılanlar da nisbeten detaylı bir şekilde anlatılmış. Atatürk kültür, dil ve tarih yüksek kurumunun faaliyetleri özetlenmiş. Son olarak da Basın Yayın başlığı alanındaki faaliyetler özetlenmiş. Anadolu Ajansı ve TRT’nin faaliyetlerine vurgu yapılmış.
Bu belgeye ve burada ifade edildiği şekilde yapılanlara baktığınızda söyleyeceğiniz tek kelime “muhteşem”dir. Resimli 700 sayfalık (resimsiz yaklaşık 220 sayfalık) belgeyi baştan sonra incelerseniz Türkiyemiz’deki transformasyonu da rahatlıkla hissedebilirsiniz. Hatta yapılanlarla gurur duyabilirsiniz. Çünkü bunlardan bazıları düne kadar hayal dahi edilemezdi. Vatandaşlarımız bu ve benzer belgeleri incelediğinde edineceği genel izlenim “yapılanlar anlatmakla bitmez!” şeklinde olacaktır. Dolayısıyla bu belgenin iyi hazırlanmış bir belge olduğunu söyleyebiliriz. Ancak yine de bunun bir propaganda belgesi olduğunu unutmamalıyız.
Sadece belge üzerinden okuma yaparak şunları da ifade edebiliriz. Belge, icraat bilgisi vermenin yanısıra, iyi bir algı operasyonu da içeriyor. Örneğin, TSK iç hizmet kanunu değişti diye verilen başlık altında neyin değiştiği bildirilmiyor. Genel gidişat ve konumdan siz çok şey değiştiğini algılıyorsunuz ama gerçekte değişikliklerin teknik düzeyde kaldığını biliyoruz. Aynı şekilde 398. sayfada Dünya Su Forumu’ndan iyi bir şeyler yapılıyormuş algısı verilerek bahsediliyor ama gerçekte bu forumun suyun özelleştirilmesi için kullanılan emperyalist bir araç olduğunu biliyoruz. Kılık kıyafet serbestisi algısı oluşturuluyor ama istisnalar ve gerekçeler dile getirilmiyor. Tüm bunların yanısıra, normal devlet işleyişi rutininde yapılması gerken icraatlar da var.
Her şeye rağmen, belge üzerinde müstakil bir okuma yapmak bizi muhkem bir yere taşımıyor!
İşte bu aşamada bizim kendi kendimize sormamız gereken soru şudur: Bu belgeyi nasıl okuyup anlamalıyız? Matematikte teoremlerin ispatında kullanılan “gerek ve yeter şart” diye bir kavramsal/mantıksal yol vardır. Burada da o yolu takip edebiliriz. Evet, meseleyi objektif bir şekilde anlamak için bu tür belgeleri okumak gereklidir. Ancak yeterli değildir. Yeterlilik için temel şablonumuzu; “Neo Liberal Tezgah ve Halkın Direnişi Bağlamında 3 Kasım 2002 Seçimleri” başlıklı makalemi hatırlamamız lazım. O yazımızda küresel elitlerin Ak Partisi’nden üç grup beklentisi olduğunu ifade etmiştik. Bunları, mevcut ortodoks ekonomik yapının küresel yapıya eklemlenmesi, AB Ulusal Programının uygulanması ve Türkiye-ABD Stratejik İşbirliği Anlaşması’na sadık kalınması şeklinde özetleyebiliriz. O halde elimizdeki bu ve benzeri belgeleri bu şablona göre okumamız gerekli ve yeterlidir.
Aslında, oniki yıllık Genel İcraat Kitabını okurken şablonumuzu teyid edecek birçok örneğe rastladık. Bunları da şu şekilde özetleyebiliriz. Avrupa Birliği (244-289. Sayfalar) başlığı altında yapılanlara baktığımızda diğer kısımlarda anlatılanların köklerini burada görebiliyoruz. Örneğin, 254. sayfada bahsedilen kapsamlı yargı reformu, Demokratikleşme başlığı altında 10. sayfada ve Adalet başlığı altında 295. sayfada da bahsedilmiştir. 255. sayfada bahsedilen anadilde savunma hakkı, Demokratikleşme başlığı altında 44. sayfada da bahsedilmiştir. 252. sayfada bahsedilen Anayasa Mahkemesine yapılacak bireysel başvuru hakkı, Demokratikleşme başlığı altında 15. sayfada da bahsedilmiştir.
Pekiyi, bu çarpraz sorgulamalarımızın çok ötesinde, yapılanları daha iyi anlamak için yapmamız gereken ilk iş nedir?
Sanırım en objektif cevap, ortaya koyduğumuz analitik şablonumuza uygun başka bir belge bulup onunla birlikte Genel İcraat Kitabını okumak olacaktır. Aradığımız belgeler için bakmamız gereken yerler, AB Bakanlığı web sitesi, Dışişleri Bakanlığı web sitesi ve genel ekonomik uygulamalardır. Bu çerçevede en iyi başlangıç belgesi Avrupa Birliği müktesebatının üstlenilmesine ilişkin Türkiye Ulusal Programı’dır. Bunu ve daha birçok belgeyi AB Bakanlığı internet sitesinde bulabilirsiniz. Bu belgelere baktığımızda yapılan icraatların neredeyse tamamının AB Ulusal Programına uygun olduğunu görüyoruz. Örneğin, Aralık 2008 tarihinde yayınlanan yaklaşık 400 sayfalık belgede Siyasi Kriterler başlığı altında ifade edilenlere birlikte göz atalım:
Sanırım en objektif cevap, ortaya koyduğumuz analitik şablonumuza uygun başka bir belge bulup onunla birlikte Genel İcraat Kitabını okumak olacaktır. Aradığımız belgeler için bakmamız gereken yerler, AB Bakanlığı web sitesi, Dışişleri Bakanlığı web sitesi ve genel ekonomik uygulamalardır. Bu çerçevede en iyi başlangıç belgesi Avrupa Birliği müktesebatının üstlenilmesine ilişkin Türkiye Ulusal Programı’dır. Bunu ve daha birçok belgeyi AB Bakanlığı internet sitesinde bulabilirsiniz. Bu belgelere baktığımızda yapılan icraatların neredeyse tamamının AB Ulusal Programına uygun olduğunu görüyoruz. Örneğin, Aralık 2008 tarihinde yayınlanan yaklaşık 400 sayfalık belgede Siyasi Kriterler başlığı altında ifade edilenlere birlikte göz atalım:
Bu bağlamda, işkence ve kötü muamelenin önlenmesine yönelik kapsamlı yasal ve idari düzenlemeler yapılmış ve “sıfır hoşgörü” politikası uygulamaya konmuştur. Ölüm cezası her koşulda kaldırılmıştır. “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi” (AİHS) hükümleri ile “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi” (AİHM) içtihadı ile uyumlu olarak düşünce, ifade ve basın özgürlükleri genişletilmiştir. Dernekler ve vakıflar ile toplantı ve gösteri haklarına ilişkin düzenlemeler iyileştirilmiştir. Kadın-erkek eşitliğinin geliştirilmesi ile kadın ve çocuğa yönelik şiddetle etkin mücadele edilmesine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Bütün Türk vatandaşlarının kültürel zenginlik ve hakları güvence altına alınmış, Türk vatandaşlarının günlük hayatlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi ve yayın hakkı sağlanmıştır…
Gayrımüslim cemaatlere mensup vatandaşlarımıza ilişkin mevzuatı iyileştiren düzenlemeler uygulamaya geçirilmiştir…
Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) danışma organı olma niteliği, Anayasa ve ilgili yasa değişiklikleriyle yeniden tanımlanmıştır…
Görüldüğü gibi bütün muhteşem icraatlar büyük bir transformasyonun küçük birer parçalarıdır. AB Ulusal Programı’nı detaylı incelediğimizde aslında daha birçok şeyin yapılacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. AB Türkiye komserlerinin, “bu süreç bir pazarlık süreci değil sizin bizim isteklerimizi yerine getirme sürecidir” diye defalarca ifadelerine şahit olmuşuzdur. Şimdi daha neler yapılacağına ilişkin iki örnek verelim:
TCDD, her biri ayrı tüzel kişiliği haiz altyapı yöneticisi ve demiryolu işletmesinden oluşan yeni bir kuruluş olarak yeniden yapılandırılacaktır…
Polis ve Jandarma teşkilatı değişecektir…
Diyebilirsiniz ki biz zaten AB’ye girmek istiyoruz. Bunlar da gayet doğal dönüşümlerdir. Evet ama Ak Parti yönetimi bu dönüşümden tabanının tepkisini çekecek olanları sessiz sedasız geçirmeyi tercih etmektedir! Bunlara örnek olarak homoların (!bnelerin) örgütlenme özgürlüğü, zina yasası, her türlü inancın propaganda serbestisini verebiliriz. Geneli rahatsız edecek icraatların da sessiz sedasız geçirileceği kanaati hakimdir. TSK’nın konumu, Güneydoğu Anadolu’daki suların kullanımının uluslar arası bir konsorsiyuma devredilmesi ve azınlıkların yeniden tanımlanması bunlardan birkaçı olarak sayılabilir. Yapılacak olanlar çok detaylı olarak belirlenmekte ve bilinmektedir. Yüzbinlerce sayfalık AB müktesebatı üzerinde bütün bürokratik yapı nedensel sorgulama yapmadan dönüşüm çalışmalarını hızla sürdürmektedir.
Tekrar analitik şablonumuza dönerek küresel elitlerin beklediğini üç başlığı birlikte düşünelim. Öncelikle, ülkemiz mevcut ekonomisinin küresel yapıya eklemlendiğini anlamayan kimsenin kalmadığını ifade edebiliriz. Bununla ilgili gerek yazılı gerekse sözel olarak birçok ifadelerimiz olduğu için daha fazla detaya girmeyeceğim. İkinci olarak ABD ile yapılan stratejik işbirliği anlaşmasıdır. Bu anlaşma metnine sahip değiliz. Ancak sonuçtan hareket ederek bazı gerçekleri görmemiz mümkündür. ABD’nin Irak’ı işgal ve yeniden tanzim operasyonları ile Ak Parti hükümeti harfiyen uyum sağlayan bir dış politika uygulamış ve hala da uygulamaktadır. Kuzey Afrika ve Mısır’da yaşananlar ve Parti’nin tavrı da ortadadır. Hükümetin Suriye politikalarındaki istikrarsızlık, ABD’nin Suriye denklemindeki pratik uygulamalarından kaynaklanmaktadır. Hükümetin, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye bölgesel gelişmeleri karşısında adeta eli kolu bağlıdır. Milli ve tarihsel birliğimizi tehdit edecek konuma ulaşan gelişmeler karşısında hiçbir bağımsız adım atılamamaktadır. ABD, ülkemizin bölgeye yönelik politikalarından memnun gözükmektedir. Üçüncü ve son olarak da AB Ulusal Katılım Programının uygulandığını bu yazımızda örneklerle açıkça göstermiş olduk.
Bu kadar referans ile şunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Demek ki oluşturduğumuz analitik şablon gelişmeleri anlamamız için gerekli ve yeterli bir şablondur. 19 Mayıs 2014 tarihli üçüncü yazımızda ifade ettiğimiz küresel elitlerin beklentilerini Ak Partisi karşılamaktadır. Türkiyemiz Ak Partisi eliyle küresel elitlerin beklentileri doğrultusunda yüzyılın dönüşümünü gerçekleştirmektedir. Böyle büyük bir transformasyon Osmanlı sonrası Türkiye Cumhuriyeti kurulurken yaşanmıştır. Şimdi adeta ikincisi yaşanmaktadır. Birincisinde, kurucu irade yapısal değişiklikleri ve içerikleri dışarıdan almıştır. Şimdi de yapısal değişiklikler ve içerikler dışarıdan gelmekte ya da alınmaktadır. Birincisinde olduğu gibi bu dönüşümün de istikameti tabanda yeterince tartışılmamıştır. İlginçtir, zaten toplum kutuplaştırılınca bu tür tartışmalar yapılamamaktadır.
Pekiyi halkın genel bakışı ve beklentileri nelerdir?
Böyle bir dönüşümün bilincinde midir?
Önümüzdeki yazıda, temel şablonumuz da var olan halkın beklentilerinin gerçekleştirilmesi konusunu ele alıp genel bir değerlendirme yaparak Ak Partisi’nin iktidardaki gelişim ve dönüşümünü çözümlemeye devam edeceğiz.
Böyle bir dönüşümün bilincinde midir? Önümüzdeki yazıda, temel şablonumuzda var olan halkın beklentilerinin gerçekleştirilmesi konusunu ele alıp genel bir değerlendirme yaparak Ak Partisi’nin iktidardaki gelişim ve dönüşümünü çözümlemeye devam edeceğiz.
Selam sevgi ve saygılarımla.
Prof. Dr. Mete Gündoğan
Bir yanıt bırakın