Milli Görüş; Bir Diriliş ve Kurtuluş Müfredatıdır.

Son sıralarda Saadet Partisi üzerinden yaşanan bütün gelişmeleri bendeniz de birçoğunuz gibi medyadan öğreniyorum. Bazı iddiaları tebessümle bazılarını da hayretle karşılıyorum. Şahsıma yöneltilen yoğun yorum ve sorular karşısında aşağıdaki açıklamaları yapmayı uygun gördüm.

Çok kıymetli dostlarım, Milli Görüş, aziz milletimizin milli ve manevi değerlerinin en sağlam kök hücresidir. Tarihin en sıkıntılı dönemlerinde bile sessizce harekete geçebilmiş ve aziz milletimizin karanlıklardan aydınlığa çıkmasına vesile olabilmiştir.

Tarihimiz bunun şanlı örnekleri ile doludur. Malazgirt, Hıttîn, İstanbul’un Fethi, Çanakkale destanı, Kut’ül Amare Zaferi, İstiklal Harbi, Kıbrıs Barış Harekâtı ve daha nice süreçler hep bu kök hücrelerin çalışması ile oluşmuştur.

Bugün de ülkemiz, bölgemiz ve milletimiz üzerinde her türlü şer hesapların yapıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Bir yandan sosyal yapımız diğer yandan ekonomik yapımız, bir yandan siyasi yapımız diğer yandan dış politikalarımız içeriden ve dışarıdan tehdit altındadır.

Her türlü şer mahfilin aziz milletimize ve dirlik düzenimize karşı ortak olarak harekete geçtiklerini görüyoruz. Ancak bizler şu kuralı da iyi biliyoruz. Bir vücuttan her türlü hastalık sağlam hücrelerin çalışması ile atılır. Tabi ki şer odaklar da bu prensibi iyi biliyordur!

Bu sebeple de Milli Görüş’ün kurumsal olarak tecessüm etmiş olan yapılarında kargaşa çıkarma çabası içerisindedirler. Bilesiniz ki bu kargaşaları def etmenin ilk şartı Milli Görüş gelenek ve göreneklerine bağlı hareket etmektir.

Ülkemizde geleneği olan hareket sayısı bir elin parmakları kadardır. Bu açıdan da Milli Görüş, Cumhuriyet tarihimizin en büyük ve köklü sivil hareketidir. Bünyesinde erkek teşkilatları gibi kadın teşkilatlarının da aksiyoner olduğu ve öncülük yapabildiği bir harekettir.

Her zaman genç ve dinç kalarak heyecanını koruyabilmiş bir harekettir. Bütün dünyada da varlığını sürdürmektedir. Milli ve manevi değerler üzerinden siyaset yaparak Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya kurma idealiyle hareket eden bir zihniyettir.

Varlığının sebebi, kendi değersayımımıza (paradigmamıza) özgün fikirler üretmek ve uygulamaktır. Bu fikirler günümüzde daha da büyük önem arz eder olmuştur. Çünkü bugün, ne Batı’nın ne de Doğu’nun insanlığa yön verecek barışçıl bir fikri kalmamıştır.

Bugün artık, II. Dünya Savaşı sonrası oluşan hiçbir kurum ümit vermiyor. Sosyal, ekonomik ve siyasi bütün tezleri çökmüştür. Barışı temin etme iddiasıyla başladıkları sürecin sonunda dünya nimetlerinin neredeyse tamamının kontrolünü ellerine geçirdiklerine şahit oluyoruz.

Buna mukabil, dünya mazlumlarının refahın yeniden adil bir şekilde bölüşümünü istemeleri karşısında yapabildikleri tek şey savaş çığırtkanlığından başka bir şey değildir. Haksız olarak edindikleri zenginlikleri savaş çıkartarak koruma çabası içerisindedirler.

İnsanları köleleştirmekte ve zulmetmektedirler. Önümüzdeki dönemde, bu gelişmeler karşısında yapısal fikirleri olanlar kendi ülkelerini özgürleştirecekleri gibi bütün dünyaya da örnek olacaklardır. Öncü olacaklardır.

Gelinen bu duruma mukabil, hem ülke içine hem de dünyaya söz söyleyebilecek en büyük hareket Milli Görüş hareketidir. Milli Görüş hareketi, cari zulüm sistemine mukabil alternatif adil bir düzen kuracak olan harekettir. Hemen şimdi, Adil Bölüşüm talep eden bir harekettir.

Aynı anda sesini ve sözünü hem Orta Ortadoğu’ya hem Orta Asya’ya, hem Afrika’ya hem de Uzak Doğu’ya duyurabilecek ve oradaki kardeşlerini aynı platformda derleyip toparlayabilecek bilgi, beceri ve yetkinliğe sahiptir. Gönül coğrafyası ve fikir coğrafyası sahibidir.

Milli Görüş, reaksiyoner değil aksiyoner bir harekettir.

Milli Görüş Proaktiftir. Zaten hareketin muarızları, tam da bu sebeplerden dolayı kök hücrelerin harekete geçmemesi için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

Bugün Milli Görüş hareketi kurumsal yapılarının merkezinde olan Saadet Partisinde yaşanan gelişmeleri işte bu geniş açıdan okuduğumuzda karşımıza bambaşka bir fotoğraf çıkar. Bugün kurtuluşu geciktirecek bir şey varsa o da bu fotoğrafın yanlış okunup yorumlanması olur.

Milli Görüş geleneğinin oluşması için gençliklerini ve hatta ömürlerini vermiş olan Muhterem Temel Karamollaoğlu, Muhterem Oğuzhan Asiltürk vb. gibi şahsiyetlerin üzerinden hareketin eleştirilmesi yanlıştır.

Her türlü zorluklara ve yokluklara rağmen merkezde adeta “okçular tepesi” konuşlanması yapmış olan ekiplere veya şahıslara olmadık etiketler yapıştırılması yanlıştır. Kurumlar içi her türlü seçime, tasfiye mantığı ile gidilmesi yanlıştır.

Hayatlarında hiçbir risk almamış olanların, hayatları mücadele ile geçmiş olanlara moda tabirle ayar vermesi yanlıştır. Bunlar bazen gönüllere hoş gelebilir. Lakin ilim, tecrübe, gerçekler ve akıl bize, yapılan yanlışların başka yanlışlar ile düzeltilemeyeceğini söyler.

Diğer yandan gerek ismen belirttiğim ağabeylerimize ve gerekse genç kardeşlerime şunu da hatırlatmak isterim. Dostların kahrını çekmek düşmanların merhametine sığınmaktan evladır. Milli görüşçüler, işte bu ilkelerle hareket edenlerdir ve etmelidirler.

Yıllar sonra bugün, Milli Görüş’ten sıralı olarak kopanların oluşturduğu iktidarlar artık hikâyesi bitmiş, yaşlanmış ve yorgun düşmüş bir haldedir. Hatta ihtilafları dahi yorgun ve bıkkındır. Bu durum, doğal olarak, onların tepe yönetimlerinin daralmasına da vesile olmuştur.

İktidarın bu mukadder durumu, ülkemiz üzerinde şer hesap yapanların iştihanı kabartmakta ve her türlü hile ve desiseye tevessül ettikleri görülmektedir. Bu durum onların cesaretini ve cüretini artırmaktadır.

Neticede ülkemiz, geçmişteki öngörülerimizden çok daha derin ve çok daha yakın tehlikelerle karşı karşıya gelmiştir. Vaziyet vahimdir. Kök hücrelerin harekete geçmesi için başka bir talimat veya gerekçeye ihtiyaçları yoktur.

İşte bu ve benzer sebeplerden dolayı zaman, birlik ve beraberlik zamanıdır. Yeni ayrışma veya yarılmaların vebalini hiç kimse kaldıramaz. Zaman, başta Saadet Partisindekiler olmak üzere, bütün kurumsal yapılardaki Milli Görüşçülerin derlenip toparlanma zamanıdır.

Hiçbir siyasi oluşuma dâhil olmayıp STK’lar bünyesinde çalışanlara dahi sefer görev emri çıkarma zamanıdır. Hatta ve hatta merhum Erbakan Hoca’nın yaptığı gibi dergâhlardan, Nurcu gelenekten ve Süleymanlı gelenekten gelecek arkadaşları dahi kucaklama zamanıdır.

Ayrılıkta azap birlikte rahmet vardır. Milli Görüş bir diriliş, bir taarruz ve bir kuruluş müfredatıdır. Temsil bakımından ikinciliği bile kabul etmeyen bir zihni olgunluğa sahip harekettir. İşte bu zihin yapısına sahip hareketin kök hücrelerinin, harekete geçme zamanıdır.

İnanıyorum ki Milli Görüş, kendisine yakışan bir şekilde davranarak, problemlerini kendi yetkili ve karar organlarında en güzel bir şekilde çözüme kavuşturacaktır. Akabinde yapacağı çalışmalar ile aziz milletimizin teveccühüne ve Cenabı Allah’ın rızasına mazhar olacaktır.

Başarı ancak Allah’ın yardımı ile olur. Allah inananların yardımcısıdır. Ve zafer, inananlarındır.

Selam, Sevgi ve Saygılarımla

Prof. Dr. Mete Gündoğan

1 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.