Paradigma, yani “değer sayım”, kişinin bebeklikten itibaren edindiği bilgilerle oluşan bakış açısıdır. Aynı coğrafya ve eğitimle benzer paradigmaların çocuklarıyız. Türkçede tam karşılığı olmayan paradigmayı “değer sayım” olarak adlandırıyoruz. Bu, dünyevi ve uhrevi değerlerimizi kapsar, problemlere yaklaşımımızı şekillendirir. Paradigma, kendine özgü kavramlar sunar; problemler ve çözümler bu çerçeveye göre belirlenir. Paradigma değişirse, sorunlar ve çözümler de değişir.

Bir resim veya problem, üç grup bilgi verir: Birinci grup, görülen bilgiler (ör. doğa manzarası); ikinci grup, bakış açısının değişmesiyle oluşan bilgiler (ör. fotoğrafın çekildiği yer); üçüncü grup, çekenin kültürü ve paradigmasıdır. Canon’un deneyinde, aynı kişi farklı bağlamlarda (milyoner, mahkum) fotoğraflanmış, algılar paradigmayla değişmiştir. Bu, bakış açısının algıyı nasıl etkilediğini gösterir.

Paradigma değişimi, bilim ve teknolojide yenilikleri tetikler. Ondalık sistem, kuantum bilgisayarları gibi buluşlar farklı bakış açılarından doğmuştur. Ancak batı merkezli paradigma bizi takipçi yapar. Para sisteminde, borca dayalı yapı faizle para yaratır; 650 milyar lira piyasaya verilmişken, bankalar 14,5 trilyon lira kredi üretmiştir. Bu, sistemin sorgulanmasını gerektirir. Paradigma sorgulaması, problemleri yeniden tanımlayarak fırsatlar sunar; tarihimizdeki medeniyet birikimi potansiyelimizi gösterir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir