Prof. Dr. Mete Gündoğan, geçmişin mali yapılarından günümüze ışık tutan önemli değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına Osmanlı’nın tımar sistemi örneğiyle başlayan Gündoğan, bu sistemi “sürdürülebilir kalkınmanın adil modeli” olarak tanımladı. Günümüzde bu denge anlayışının bozulduğuna dikkat çekerek, özellikle özelleştirme politikalarının Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı üzerindeki etkilerini rakamlarla analiz etti.
Gündoğan, tımar sisteminin toprağın millete ait olduğu ve kazancın adil bölüşüldüğü bir düzen olduğunu vurgularken, günümüzde kamu varlıklarının satışı ile sadece ekonomik değil, yapısal bir bağımsızlık sorunu yaşandığını belirtti.
“Milli” kavramının gerçekte ne anlama geldiği konusuna da değinen Prof. Dr. Gündoğan, “milli” olarak sunulan birçok ürünün yazılımının veya kritik parçalarının ithal edildiğini ifade etti. Gerçek bağımsızlığın, üretim zincirinin her aşamasında egemen olmakla mümkün olacağını vurguladı.
Devlet aklının tesisi konusuna da açıklık getiren Gündoğan, devlet aklının kriz anlarında değil, kriz öncesinde, iyi planlanmış eğitim, güçlü bir hukuk sistemi, üretim temelli ekonomi ve liyakat esasına dayalı kadrolarla kurulacağını ifade etti.
Programda, geçmişin sistematik yapılarının günümüz sorunlarına nasıl çözümler üretebileceği konusu ön plana çıkarıldı.
